Bin Beyin

İşte Jeff Hawkins’in orijinali “A Thousand Brains” olan Türkiye’de Yakamoz Kitap’tan çıkan “Bin Beyin” kitabı. Her zaman belirttiğim gibi insan beyni ile ilgili araştırmalar özel ilgi alanına giriyor, çünkü yaptığım çalışmalar gereği insan beyni yapay zekâ, makine öğrenmesi, derin öğrenme gibi konular da araştırma yapan araştırmacılar için aslında büyük bir önem taşıyor. Yapay zekanın başından beri söylendiği insan beyinden esinlenmesi düşüncesi (her ne kadar çoğu bilim insanı tarafından savunulmasa da) göz önüne alındığında, işte bu kitap bilgisayar bilimleri okuyucuları için de önemli bir kaynak niteliğinde.

Kitabı yazarın da belirttiği gibi genel olarak üç bölüme ayırabiliriz. İlk bölümde ele alınan yazar tarafından ortaya atılan “bin beyin teorisi”. Kitapta en genel anlamı ile insanlarda öğrenme nasıl gerçekleşiyor? biz dünyayı nasıl algılıyoruz, öğreniyoruz? gibi sorular cevaplanıyor. Elbette bu sorulara cevaplar bugüne kadar kullanılan teoriler ile yazarın ortaya koyduğu bin beyin teorisi karşılaştırılarak anlatılıyor. Bu gibi konuların anlaşılması için de her alandan araştırmacıya meraklı okuyucuya arka plan olması adına bir altlık oluşturulmuş.

Evrimsel süreçte beynin eski kısımları üzerine yenilerinin evrimleşerek daha karmaşık davranışlar sergileyebilecek hale gelmiş olduğu fikri mevcut olup, işte bu beynin en yeni kısmı yeni dış katman anlamına gelen neokorteks olarak tanıtılıyor. İşte temel bilgi birikimi oluşturulma sürecinde neokorteks ile bir hayli içli dışlı olacak, neokorteks hakkında çok şey öğreneceksiniz. Beni etkileyen bilgilerden bir tanesi neokorteks hacminin beynin hacminin yüzde yetmişini kapsaması oldu😱 Evet belki bu bilgi bir çok sinirbilimci ya da nörolog için oldukça sıradan ama beni oldukça etkiledi. Kitapta neokorteksle ilgili herkesin kendine göre etkileyici ve şaşırtıcı bir şeyler bulacağıdan şüphem yok ☺️

Kitapta neokorteks (ya da yeni beyin 🧠 ❤️☺️) ve eski beyin karşılaştırması da oldukça ilgimi çekti. Kitapta verilen örnekleri kendimle ilişkilendirerek örnek vermem gerekirse yaklaşan doğum günümde yaşayacağım ikileme atıfta bulunabilirim. Doğum günü pastası 🎂 Bir pasta size sunulduğuda bu pastaya karşı koyamamak, çılgınca yemek istemek! Bu tür davranışlar eski beyin ile ilişkilendirilmiş. Bu sırada bize “bak! bunu yersen şu kadar kalori alacaksın şimdi yediğine değmeyecek! o kadar spor yaptın!” diye içten içe bizi mantıklı düşünmeye yönlendiren ise neokorteks!

Kitap boyunca kortikal sütun ve referans çerçevesi gibi kavramları ve nihayet tüm bu kavramlardan sonra da yazarın bin beyin teorisini öğreneceksiniz. Burada da geleneksel bakış ile sunulan bir giriş mevcut yani neokorteksin işleyişi, hiyerarşik öğrenme düzeni, anlatılmaktadır. Bu işleyişe bizler yapay sinir ağları ve derin öğrenme konularından zaten hakimiz. Bilginin hiyerarşik olarak işlenmesi, önce en basit parçaların oluşturulması ve ardından bu parçaların kullanılarak daha büyük daha karmaşık yapıların anlaşılması.

Bin beyin teorisi ise bize aslında neokorteksin herhangi bir nesne ile ilgili bir çok modelinin olduğunu söylüyor. Dolayısıyla neokortekste bu modelleri öğrenebilen bir çok farklı yapının olduğunu söylüyor. Ayrıca yalnızca görme ile değil, örneğin hareket etme, işitme gibi farklı duyularla sayesinde neokortekste farklı modellerin saklanabileceği belirtilmiş. Dolayısıyla, modeller birbirine eşit değil, birbirini tamamlayıcı yapıda olduğu ifade edilmiş.

Kitabı okuduktan sonra sizler de benim gibi acaba benim algıladığım dünya modeli ile bir başkasının algıladığı dünya modeli aynı mı acaba diye sorgulayabilirsiniz. Dünya modelinin özünde örneğin benim gördüğüm kırmızı? benim kokladığım çiçekler ya da duyduğum sıcaklık herkes için aynı mı? diye düşünülebilir.

Kitabın ikinci bölümünde ise biraz daha yapay zekâ ile ilgili konulara yer verilmiş. Elbette günümüzde artık teknoloji anlamında hemen hemen her alanda kullandığımız yapay zekânın tam anlamıyla nasıl oluşturulabileceği konusuna ilişkin iki temel yol sunulmuş. Tam beyin haritalama ve organik beynin teknoloji ile güçlendirilmesi (beynin makinalar ile birleştirilmesi). Bizim de aslında derslerde anlattığımız gibi aslında şu anda süper yapay zekâ geliştirilmiş durumda değil. Dolayısıyla bu konuda bir endişe duymamıza da gerek yok. Yazar bu konuları kitapta biraz da insanlığın geleceğini dikkate alarak oldukça güzel ifade etmiş. Kitabın sonuna doğru olası distopya senaryoları, bu gibi durumlarda insanoğlunun bilgi mirasının nasıl aktarılabileceği üzerine bilim destekli fütürist düşünceler yer almaktadır. Kitapta beynin inançları nasıl oluşturduğu ve yanlış inançların nasıl sürdürülebildiği konusu da ilgimi çekti (doğrudan tecrübe edememe, çelişen kanıtları umursamama ve viral yayılma).

Yazar kitabın sonunda meraklı araştırmacılar için kaynakça da sunmuş. Bu da edinilen bilginin ileriye taşınması için güzel bir rehber olmuş.

Ben kitabın Türkçe versiyonunun sanıyorum ilk baskısını okudum. 2024 yazıyordu. Kitabın Türkçe çevirisinde ne yazık ki çok sayıda yazım hatası mevcut. Kitabın kesinlikle bir defa daha baştan sona okunarak yeni baskılarının daha temiz çıkmasını naçizane tavsiye ediyorum. Bir de çevirde gördüğüm rahatsız edici bir durum muhtemelen orijinalinin “spike” olduğunu düşündüğüm terimin kitapta “diken” olarak çevrilmiş olması. Nöronun kendi dikenini üretmesi… gibi ya da … bir akson üzerinden geçen diken bir sinapsa ulaştığında… gibi ifadeler geçiyor. Bazı terimlerin, özellikle teknoloji alanında bunu sıkça yaşıyoruz, Türkçeye çevirisi ne yazık ki tam oturmuyor ya da tam olarak terimi karşılamıyor (hele ki uzman olmadığınız bir alanda Türkçe karşılık bulmaya çalışıyorsanız). Ben sinirbilimci ya da nörolog değilim ancak bu spike teriminin Türkçeye diken olarak geçtiğini düşünmüyorum. Belki spike için bir uzmana danışılarak daha uygun bir kavram kullanılabilir ya da kitapta terimin orijinali spike kalabilir. Aynı şekilde, sanıyorum kitabın sonlarına doğru sadece tek bir yerde vardı, “makine öğrenmesi” yerine “makine öğrenimi” kullanılmış. Burada da “makine öğrenmesi” tercih edilebilir. Bunlar, kitabın yayınevine bir sonraki baskı için naçizane tavsiyelerimdir. Kitapta verilen bilgileri ilgi çekici ve değerli bulduğumdan, bu kitabın gelecekteki okuyucularının da kitabı keyifle okutmaları için önerilerimi dikkate almalarını rica ederim 😇

Herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

Kitap öncesinde daha fazla bilgi için David Eagelman’ın Inner Cosmos with David Eagelman seriinden Jeff Hawkins ile gerçekleştirdiği “Does your brain have one model of the world or thousands?” adlı videoyu izleyebilirsiniz.

İşte Beyniniz Sinirbilim Beyniniz ve Acayiplikleri Hakkında Neler Söylüyor?

Bir başka maceranın daha sonu: İşte Beyniniz Sinirbilim Beyniniz ve Acayiplikleri Hakkında Neler Söylüyor? 🧠 Kitapta Marc Dingman korku, bellek, uyku, dil, üzüntü, hareket, görme gibi belirli başlı kavramları beynin ilişkili bölümlerini ele alarak ve hemen hemen her bölümde yabancı el sendromu, Bay Tan, locked-in sendromu gibi ender rastlanan hastalıklara ya da durum incelemelerine yer vererek açıklamış ve konuyu daha ilgi çekici hale getirmiş.

Beynimiz de hayat boyu öğrenme kapsamında çalışıyor. Yeni şeyler öğrendikçe yeni bağlantılar kuruyor, mevcut bağlantıları pekiştiriyor. Kimi zaman da bu bağlantılardan bazılarından vazgeçiyor. Decartes’ın ruh ve bedenin ayrı olduğunu savunan düalizmi, beyin araştırmacıları sayesinde duygu durumlarında ilk akla gelen kalp kadar beynin de süreçte rol aldığının gösterilmesiyle bozuluyor.

Peki ya beynin ağrı algılayıcılarının olmadığını biliyor muydunuz? Beynimiz vücudumuzun diğer bölgelerinde meydana gelen acıyı işleyebilir, ancak kendi hasar gördüğünde size bunu bildiremezmiş. Anthony Hopkins’in Kuzuların Sessizliğindeki o meşhur sahnesi işte şimdi anlam kazandı!!! 😅

Bu kitap yine bana Sokrates’in “bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir” ifadesini hatırlattı. Beynimizle ilgili bildiklerimiz de aslında bir hiç sayılabilir. Kitaptan edindiğim önemli çıkarımlardan birisi beynimizde hareketlerimiz ya da hislerimize özgü belirli başlı alanlar mevcut;ancak hepsi bu alanlarla sınırlı değil. Böylesine karmaşık bir sistemi incelemek de bir o kadar heyecan verici.

Yazar sonsözünü “beyniniz sizsiniz” diyerek tamamlıyor.

Baştan sona sıkılmadan okuduğum kitaplardan biri oldu. Herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum 😊

Beyniniz Hayatınızı Nasıl Şekillendirir?

Birçoğu kişi için Yapay Zekâ dendiğinde akla “Acaba robotlar bizi ele geçirecek mi?” sorusu; benimse aklıma Cem Yılmaz’ın “Benim şarja taktığım alet beni nereye ele geçiriyor !” lafı. Çalışma alanım gereği epeyce bir zamandır işin biraz daha özü: “Makinler nasıl öğrenir?”, “Yapay zekâ nasıl elde edilir?” gibi sorularla muhatabım. Bu soruların mühendislik, matematik, istatistik gibi bilimlerden pek çok araştırmacı tarafından verilebilecek farklı cevapları halihazırda bulunurken, insan gibi düşünen ve insan gibi karar verebilen makineleri (yani bilgisayarları) geliştirebilmenin ortak paydası aslında henüz sırları tam anlamıyla keşfedilememiş olan insan beyni yapı ve işleyişine dayanıyor.

Uzman Dr. Ece Balkuv‘un, yapay zekâ üzerine çalışsın/çalışmasın gizemlerle dolu beynimiz hakkında pek çok kişinin büyük bir zevkle okuyabileceği “Beyniniz Hayatınızı Nasıl Şekillendirir?” kitabını okudum ve aklımda kalan, çarpıcı bulduğum birkaç noktayı paylaşmak istedim.

Özellikle yapay zekânın geleceğiyle ilgili çalışmalar (beyin haritası çıkarılması, kriyonik bekleme, beynin yapay bedenlere aktarılması gibi) incelendiğinde tam bir yapay zekâyı elde edebilmenin belki bir gün muhtemel; ancak bu yolda atılması gereken fazlaca adım olduğunu vurgulayarak sözlerime başlamak yerinde olacaktır; zira beynimize ulaşan gerçekle beynimizin bilincimize sunduğu gerçeğin bir olmadığı ortada. Bu konuda kitapta verilen dikkat çekici örneklerden ilki kör noktada görme olayı gerçekleşmediği halde görüntümüzde herhangi bir kesintinin mevcut olmaması, ikincisi ise göz bebeğinin sürekli hareketinden dolayı sanki elinde bir video kamerayla koşan bir kişinin kamerasından elde edilecek görüntüye benzer bir görüntü elde etmemiz beklenirken, dış dünyayı oldukça akıcı şekilde görebilmemizdi. İnsan zihni (kitapta genel bilimsel görüşe göre beynin fizyokimyasal bir durumu olduğu ifade edilmiş), sürekli dış dünyanın bir modelini üretmekte ve bizlere sunmakta. Gerçekten büyüleyici…

Kitapta; beynin yapı ve işleyişi (beynin hangi bölgelerinin hangi hareketlerden ve duygulardan sorumlu olduğu), beyin kaynaklı çeşitli rahatsızlıklar günlük hayattan ve geçmişten örneklerle akıcı bir üslupla anlatılmış. Nörolojinin Geleceği bölümünde ve son alt bölüm olan Ölümsüzlük‘te ise makine öğrenmesi ve yapay zekâ üzerine çalışan araştırmacıların ilgisini çekeceğini düşündüğüm kısımlar mevcut. Aslında kitabın bütününün yapay zekâ araştırmacılarına ileride gerçekleştirecekleri çalışmalar için fikir verebileceğini düşünüyorum.

“Beyniniz Hayatınızı Nasıl Şekillendirir?” kitabı; David Eagleman’ın Beyin kitabı ile başlayan, University of Miami’de Doç. Dr. Odelia Schwartz ile hesaplamalı sinirbilim ve derin öğrenme konularında gerçekleştirdiğim doktora sonrası araştırmalarla heyecanımın pekiştiği insan beyni araştırmaları konusunda okuduğum güzel kitaplardan bir başkası oldu, araştırmacılara keyifli okumalar diliyorum.

Balkuv, E. (2020). Beyniniz Hayatınızı Nasıl Şekillendirir? Müptela Yayınları: İstanbul. ISBN: 978-625-7099-11-0.